bugün wiki təsadüfi son
sözaltı sözlük
məsləhət postlar mesaj Profil

Son yazılanlar









geriyə qayıtmayan binamus


576   0   0   0


blok başlıqlarını gizlət

Notice: Undefined variable: thisuser in /var/www/soz6/profilson.php on line 166
su yanındaki parklar

1947 ci ildə yazılmış "ikindi üstü" kitabından bir edip cansever şeiri:

"başlar yalnızlık ve gece
önce denizden
ya parktayız, ya meyhanede;
bir parça daha harcarız gençliğimizden...

görünmez caddeler ışıktan
görünmez karanlıkta parklar.
tam içilecek zamanıdır şarabın,
kadınların en güzel saatidir,
bir garip hali vardır insanların.

yosun kokusu, rüzgar,
gezinirken duyduğumuz.
hava sıcak mı sıcak,
temmuz.

uzanır kırlara doğru,
yalnızlığı olan.
bu saatte sessizlik acıdır,
gelecektir parka yalnızlığı duyan."

ben de özledim

indiyə kimi izlənilmiş və çəkilmiş ən gözəl dizi deyə tarixə keçirilmiş, eyni ekiblə leyla ile mecnun`un davamı olaraq çəkilmiş çox seksi bir dizi. qardaş, belə bir şeyi qaçırmaq olmaz. hələ də izləməyən və ya sevməyən birini görəndə təəccübləndiyim dizi.

azərbaycanlılardan türkiyədə soruşulan mənasız suallar

- sen türkçeyi nerden öğrendin?
- öyle işte tvden, kitaplardan falan.
- öyle her kes bilir mi orda türkçeyi?
- ya çoğu biliyor işte.
- şimdi ben gelsem orda iş bulur muyum? orda iş durumları nasıl?
- vallaha ne bileyim yapacağın işe bağlı.
- kızlarınız da güzelmiş diyorlar.
- abi dilden nasıl bağladın oraya ya?
- oğlum dil sorun değil ya aynı dil zaten, bir az zorlasan biz de konuşuruz.
- abi tamam.
- sıkıldın mı ki?

sevgilisindən ayrılan qızı təsəlli edən oğlan

beyni qarışmış gücsüz, nəvazişə ehtiyacı olan bir qıza yaxınlaşıb, özünü dünyanın ən etibarlı insanı olaraq göstərən və qızın ayrıldığı sevgilisini bacardığı qədər itin götünə soxmağa çalışıb, "götü çatır gəlsin mənə eləsin eyni şeyləri, mənə desin, əsəbləşdim e gedib ağzını burnunu qırmamaq üçün gücnən tuturam özümü" kimi cümlələr ilə qızın gözündə əsil qəhrəmana çevrilib, bir müddət sonra qızı tamamilə özündən asılı saldıqdan sonra, "əslində sən çox gözəl qızsan, elə ilk gündən səndən xoşum gəlirdi" kimi cümlələrlə qızı ələ alıb qızın beynindəki "güvənə biləcəyim tək insandı niyə də olmasın?" düşüncəsi ilə qızın sevgilisinə çevrilən, alçaq, şəfərsiz, götəş insan tiplərindəndirlər onlar. nağardım ala mən?

allahın cinsiyyəti

bildiyimiz üzəri istisna hallardan savayı yaradılış həmişə cüt olaraq yaradılır və bu cütlüklər bir birlərini tamamlayır. əgər günümüzün dinləri bizə "allah görür, allah bilir, allah eşidir" kimi insanı hisslərdən bəhs aça bilirsə, tanrının cinsiyyətinin olması məsələsi heç də məntiq kənarı deyil məncə.

(baxma: kişi dölsən ə?)


Notice: Trying to access array offset on value of type null in /var/www/soz6/profilson.php on line 273

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /var/www/soz6/profilson.php on line 298

sözlükdə hər hansı bir yazarın profilinin hack edilməsi əslinə qalsa çox da qozuma deyil. səhəri gün eyni şeyin mənim profilimin başına gəlməsi də elə də qozumda olmaz. yeni profillə yeni kimliyimlə davam edərəm. amma belə girib də söyüşlər saçaraq nə isə əldə etdiklərini sanan insanlar insanı sözlükdən soyudur və bu tip beyinə sahip olan bir insanın belə hər hansı bir sözlük yazarının profilini hack edə biləcəyi qədər zəif qorunmaya sahib olmağımız açıqcası məni üzdü.

(baxma: biz daha ölmedik)
(baxma: o kadar da ölmedik lan!)

suskunlar

- abi film çekiyoruz, baş role sizi düşünüyoruz.
- evet, filmin konusu ne?
- ilk bölümde sizi sikecekler.
- vay anasını..

keşke yalnız bunun için sevseydim seni

iki kalp

iki kalp arasında en kısa yol:
birbirine uzanmış ve zaman zaman
ancak parmak uçlarıyla değebilen
iki kol.
merdivenlerin oraya koşuyorum,
beklemek gövde gösterisi zamanın;
çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
bir şeyin provası yapılıyor sanki.
kuşlar toplanmış göçüyorlar
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


eşdeğeriyle yan

eşdeğeriyle yanyana yürürken
cehennem sokağında birey olmak,
ve en inceldikten sonra
ilkel sözcüklerle konuşmak seninle.
saat beş nalburları pencerelerden
madeni paralar gösteriyorlar,
yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


çekirge bulutu

çekirge bulutu içinde
koynuma soktuğun ekin;
çalgılar iki durur sürgün ilinde,
bir gözü mavidir bir gözü blue.
gölgede boy atmış top fesleğen,
bir ilkokul bahçesinde görmüştüm seni,
marienbad ilkokulu, nişantaş'ta;
bir çocuk yeşil örtüyü çekiverdi.
hızla geçen otobüslerin ardında benzeşmek...
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


sülünün yüzü

sülünün yüzü bir atmosfer olayıdır.
rasgele yazarı avcıdan öğrendim:
yaban ördekleri donmasın diye,
suya nöbetleşe kanat vururlar.
ve işte şamandırasıyla beşiktaş'ınız,
çapraşık bir yüzyılı geriye atar;
tanrım siz şu uzun anadolu'yu
çocukluk günlerinizde mi yarattınız?
senaryocu bayanla bir bankta oturuyoruz
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


ilkokulu bitirdiği

ilkokulu bitirdiği gün cumhuriyet şairi,
saçında kurdelesi lozan gibi;
sonra her yıl öldürüldü, öldürüldükçe de
hemeninden göğe huthutler çizildi.
gelecek zaman oldu şimdiki zaman;
irmak aşağı inen güz parçası,
çok süslü bir halkın arasından,
benimsin!
iyi anlarında sesin kalınlaşıyor
keşke yalnız bunun için sevseydim seni


bilgisayar olarak

bilgisayar olarak kullanılmış bir gölü
selçukluya pragmalar taşıyan gazali
bir ilk aptallığı düğüm sayarak
yadsımış dört yanı hep yukarı bakmış.
bu yüzden önündeki ayna kırılır kırılmaz
intihar etti sayılmış tasavvuf ehli,
yine bu yüzden doğduğu an
kaymaya başlamış osmanlı yıldızı,
baktım yeri toparlıyor ayak izleri
keşke yalnız bunun için sevseydim seni


afyon garindaki

afyon garındaki küçük kızı anımsa, hani,
trene binerken pabuçlarını çıkarmıştı;
varto depremini düşün, yardım olarak batı'dan
gönderilmiş bir kutu süttozunu ve sütyeni.
adam süttozuyla evinin duvarlarını badana etmişti,
karısıysa saklamıştı ne olduğunu bilmediği sütyeni,
kulaklık olarak kullanmayı düşünüyordu onu kışın;
tanrım gerçekten çocukluk günlerinizde mi?..
eşiklere oturmuş bir dolu insan
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


daha ben

daha ben ilk kazmayı vurmadan
elime gelen karabitki'li testi,
nefertiti'nin mutfağı sayılan yerde
koyu sır yeni hicret yollarını kesti.
terimler eşekarıları sözcüklerin,
acımasızdırlar, adsız ve sueldirler,
önlerine katarak insan ve hayvan listelerini
sabah akşam kapınızın önünden geçirirler.
fazıl hüsnü diyor ki, ne diyor fazıl hüsnü?...
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


içtim o

içtim o bin yıllanmış testiden, içtim, içtim,
örtüler arasında yeryüzü beğenisiyle
ayışığını paylaşırdı bacakları,
öptüm ayak parmaklarını, öptüm, öptüm.
put'unu cezalandırıyor kır delisi;
oğlan iki ev ötede, londra'dan gelmiş;
yazsınlar felaketlerin hep çift geldiğini,
garson acıması tutmuş içkievini.
ortaoyunumuzun dekoru bir kağıt mendil
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


bir mineli

bir mineli altın saat,
bir altın köstek ve madalyon
bir roza maşallah,
on iki miskal inci.
madalyonunu ve boncuğunu
ittim içeri,
gözlerimizin dibi karıştı
dağyollarının uzak dumanı gibi.
ve konsolun üstünde noksan bir gümüş kutu
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


metinlerde buluştuk

metinlerde buluştuk kopkoyu deyimlerde,
koşut ve eş zamanlı okuduk kimi kitapları;
o arada iki de defterimiz oldu,
biri babasına daha çok benziyor.
bir türlü kotarılamayan uğraş,
ç harfini daha yeni dönmüşüz;
gözlerimizde ibni sina bozukluğu,
dostumuzsa, bodrum'da, dönmez geri.
uzaklardaydın, oracıkta, öbür kıtada,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


küçük anne

küçük anne, kelepir kız,
bir şey söyle bana,
bana bir laf et ki binlerce,
onbinlerce görüntü anlatamasın.
genceli nizami'nin dediği gibi
taşı onunla yıkasalar
üzerinde akik biter,
bakışların ki...
ikinci bir parıltı var senin bakışlarında
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

18 aralik

18 aralık 1985'te o salonda
kişi nasıl kestirebilirdi ileriyi?
siz, kazıbilimler, alınyazısıbilimler,
geçsin yıllar geçsin, seneler gibi.
olur mu anımsamamak onaltıncı louis'yi
14 temmuz 1789 akşamı, louis,
şöyle yazmamış mıydı defterine:
"bugün kayda değer bir şey yok.."
"kehanet" adlı kısacık bir şiir buldum
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

hiçbir semtte

hiçbir semtte berberin olmadı,
1954-1980 yılları arasında,
26 yılda 28 ev değiştirdin;
leke kuşağı nasıl bilmez seni!
arabesk nedir diye düşünmüştünüz:
şebboy sesli bir cümbüş, eza içinde;
eşitlik midir komedya, içtenlik mi,
erdem diye benimsenmesi mi fırsatsızlığın?
yürütüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


mutsuzluk gülümseyerek

mutsuzluk gülümseyerek gelir, adıyla süslenmiştir;
banliyo treninde rastladığımız
sınav saatini kaçırmış liseli kız,
hep kazanırsın ey çözümsüzlük!
ey otobüssever ey troya yolcusu!
anımsarsın günlerce konuşup durmuştuk
o ib(ipekböceği) sesli kadını;
birinin grönland'ı olmaya hazırlanıyordu.
iki çay söylemiştik orda, biri açık,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


bir kiş

bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm,
yalnız işitme duyusu kalır ortada.
asya kentleri yürür dururlar,
höyükler burnumda hızma.
uzakta dev bir damla:pırıl pırıl pencap!
tabanlarından kayıp duran sütunlar
yitmiş bir geleceğin işaret parmakları:
horasan uykusuna havlayan köpekler, buhara.
uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


piri reis

piri reis geri çekmiştir haritasını
azmayı çoktan unutmuştur hayvanlar;
başlamıştır sultanahmet sürüncemesi,
kızlar yatakta yan yatmaya başlar.
ben atımı böyle dört sürüyorum ya,
yetişmek için mi, bilmem, kaçmak için mi?
ya sen? neden sende tehlike anlarına
bunca hazırlıksız olma özeni?
bir şey var, ancak makilerin orda söyleyebilirim,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


bir çiçek

bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
bir yanlışı düzeltircesine açmış;
gelmiş ta ağzımın kenarında
konuşur durur.
bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda,
güverteleri uçtan uca orman;
aldım çiçeğimi şurama bastım,
bastım ki yalnızlığımmış.
bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


gece bitkilerinden

gece bitkilerinden korkuyorum,
hayır, geceleri bitkilerden!
gizlenirken vurulmuş ulaklara ağıttır
bana açtığın her telefon.
iki kalp arasında en kısa yol:
birbirine uzanmış ve zaman zaman
ancak parmak uçlarıyla değebilen
iki kol.
an ki fıskiyesi sonsuzluğun
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


ati'lar deltalara

atı'lar deltalara gömülen atı'lar,
saçı'lar fiyortları öpen saçı'lar,
kutu'lar, haliçlerden susmuş kutu'lar,
takı'lar eski aşkları imler takı'lar.
bol dökümlü gömleğinin içinde
sırtını ve karnını dolanan
ve sonunda sincap olan
o kuş.
seni o kadar yakından görünce,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


cemal süreya'nın "güz bitiği" kitabında bu sonluqla bitən 20 şeiri.

aysel git başımdan

aysel git başımdan

aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum.
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan istemiyorum.

benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
dağıtır gecelerim sarışınlığını
uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
aysel git başımdan ben sana göre değilim.
benim icin kirletme aydınlığını,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

islığımı denesen hemen düşürürsün,
gözlerim hızlandırır tenhalığını
yanlış şehirlere götürür trenlerim.
ya ölmek ustalığını kazanırsın,
ya korku biriktirmek yetisini.
acılarım iyice bol gelir sana,
sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
aysel git başımdan ben sana göre değilim.
ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.

sevindiğim anda sen üzülürsün.
sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.
aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
sakın başka bir şey getirme aklına.
aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.
aysel git başımdan seni seviyorum...

atilla ilhan

davetiye

davetiye

ey benito musolini! ey gayet yüce,
italyanlar başvekili muhterem düce!
duydum ki, yelkenleri edip de fora
gelecekmiş orduların yeşil bosfora.
buyursunlar... bizim için şavaş düğündür;
din arab'ın, hukuk sizin, harp türk'lüğündür.
açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
hem karadan, hem denizden ordular indir!
çarpışalım, en doğru söz süngülerindir!
kalem, fırça, mermer nedir? birer oyuncak!
şaheserler sungtilerle yazılır ancak!
çağri beg'le tuğrul beg'in kurduğu devlet
italyalı melezlerden üsttündür elbet;
bizim eski uşakları alda yanına
balkanlardan doğru yürü er meydanına;
çelik zırhlı kartalları göklere saldır...
fakat zafer sizin için söz ve masaldır...
dirilerek başınıza geçse de sezar
yine olur anadolu size bir mezar.
belki fazla bel bağladın şimal komşuna,
biz güleriz cermenliğin kuduruşuna,
tanıyoruz atilla'dan beri cermeni,
farklı mıdır prusyalı yahut ermeni?
senin dostun cermanyaya biz nemşe deriz,
bir gün yine bec onünde düğün ederiz.

soyle, kara gömlekliler etmesin keder;
olum-dirim savaş bir gün mukadder!
gerçi bugün eskisinden daha çok diksin;
fakat yine biz osmanli, sen venediksin!
tarihteki eski roma hoş bir hayaldir,
hayal bütün insanlarda olan bir haldir.
bu hayaller zamanları hızla asmalı,
gök türklerle romalılar karşıiaşmalı!
görmüyorsan gönilumüzün içini, korsun!
kılıçlarımız kınlarından çıkmayagörsün!

top sesleri, bomba sesi bize saz gelir;
17'ye karşı 44 milyon az gelir.
arnavud'u yendim diye kendini avut,
yiğit türkle bir olur mu soysuz arnavut?
kayalara çarpmalıdır korkunç türküler!
dalmalıdır gövdelere çeiik süngüler!
sert dipçikler ezmelidir nice başları!
ecel kuşu ayırmalı arkadaşları!
en yiğitler serilmeli en önce yere!
kızıl kanlar yerde taşıp olmalı dere!
ülkü denen nazlı gelin erde şan ister!
büyük devlet kurmak icin büyük kan ister.

damarında var mi senin böyle bol kanın?
türkün kanı bir eşidir lavlı volkanın!
tarihteki eski roma hoş bir hayaldir,
kurulacak yeni roma boş bir hayaldir,
karşısında olmasaydi şanli 'türk budun'
belki gerçek olacaktı bir gün umudun,

insan oğiu ümitlerle dolup taşmalı,
aryalarla turanlılar karşılamalı.
tabiatın yürüyüşü belki yavaştır;
hız verecek biricik şey ona savaştır!
keskin olur iikörlerden ayranla kımız,
karnera'yı yere serer tekirdağ'lımız.
yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru
makarnadan kuvvetlidir yine bulguru...
biz guleriz façyo'ların felsefesine,
dayanır mı kırkı bir tek türk efesine?
bizim yanık fuzuli'miz engin biz deniz!
karşisinda bir göl kalır sizin dante'niz!
bizler ulu bir çınarız, sizler sarmaşik!
'generaller 'paşalarla atamaz aşık! ..
ey italyan başvekili! ey musolini!
iki ırkın kabarmalı asırlık kini...
hesabınıi göreceğiz elbette yarın
yedi yüzlü, yedi dilli italyan'ların!

irkınızı hiçe saydı hazreti fatih.
biraz daha yasasaydi hazreti fatih
ne venedik kalacakti, ne floransa...
hoş geldiniz diyecekti bize fransa!
haydi, hamle kafirindir... ilkönce sen gel
ecel ile zaman bize olmadan engel!
burda tanklar yürümezse etme çok tasa;
sungtilerle çarpışmadır şavaşta yaşa.
olma boyle sinsi çakal, yahut engerek!
bozkurt gibi, kartal gibi doğüşmek gerek!

kılıç arslan öldü sanma, yaşıyor bizde!
atila'nin ateşi var içimizde!
kanije'nin gazileri daha dipdiri!
sınırdadir pilevne'nin kırk bir askeri!
edirne'de sükrü paşa bekliyor nöbet!
dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet!
şehitlerden elli milyon bekaçisi olan
asılmaz bir kayadır bu ebedi vatan!


(baxma: milliyətçi olmayanı belə savaşa götürəcək şeir)
(baxma: vay anasını sayır seyirciler)
(baxma: ccc nihal ziker ccc)

kız çocuğu

kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.

hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.

saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.

benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.

çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.

(1956)

nazim hikmet ran.

(baxma: vay anasını )
(baxma: haydaa )

halalımsan

- kunidən xoşun gəlir?
- o nədi ki?
- kunilingus.
- başa düşmədim ee
- yəni dil vurmaq da.
- yo mən həmişə dondurmanı zadı dişləyib yeyirəm
- double halalımsan!

« / 20 »
Notice: Undefined variable: user_id in /var/www/soz6/sds-themes/vengeful-light/profile.php on line 1336


blok -   başlıqlarını gizlət
Notice: Undefined variable: user_id in /var/www/soz6/sds-themes/vengeful-light/profile.php on line 1343