bugün wiki təsadüfi son
sözaltı sözlük
məsləhət postlar mesaj Profil

jaf


279   0   0   0


blok başlıqlarını gizlət

Notice: Undefined variable: thisuser in /var/www/soz6/profilson.php on line 166
10 aprel 2013 barcelona psg oyunu

ürəyimizin psg deyə döyündüyü matç. azarkeşi olmasamda niyə məhz psg? bəlkə psg futbolçularına rəğbətdən, bəlkə barcelonanı sevmədiyimdən, bəlkə də yarımfinalda yeni bir psg ni, barcelona azarkeşlərinin və komandının simasında heyfslənməni görmək istəyindən. psg mərhələni keçsəydi real madridlə qarşılaşacaqdı. o zaman gözlərin öyrəşdiyi bir çoxlarının bar-bar bağırdığı o həmişəki el classico oyunu gerçəkləşməyəcəkdi. ama nə edək sevmədiyim iki ispan klubu yarımfinaldadı.

0 əjdaha! jaf

11.04.2013 - 14:00 #39163 mesaj facebook twitter

sarı filterli siqaretlər

çəkənin, çəkməyənin eleştirisinə məruz qalan siqaret. bu siqareti çəkənlər `o siqareti qoca kişilər çəkir` və ya eynən ilk entrydə deyildiyi kimi `o nədi bakı çəkirsən` rəftarı görürlər. belə baxanda nə olsun ki, siqaretimiz olmayanda bakı belə çəkmişik amk. o ayrı mövzu da, son vaxtlar dadın itirən, ama başqa siqaretə üz tutdurmayan, kent 8 çəkdikdə özünü xatırladan siqaretdir.

0 əjdaha! jaf

10.03.2013 - 17:52 #34832 mesaj facebook twitter


Notice: Undefined offset: 1 in /var/www/soz6/sds-includes/sds-functions.php on line 274

Notice: Undefined offset: 1 in /var/www/soz6/sds-includes/sds-functions.php on line 274

Notice: Undefined offset: 1 in /var/www/soz6/sds-includes/sds-functions.php on line 274

Notice: Undefined offset: 1 in /var/www/soz6/sds-includes/sds-functions.php on line 274

Notice: Undefined offset: 1 in /var/www/soz6/sds-includes/sds-functions.php on line 274
ot dergisi

adını yenicə eşitdiyim, yaxşıdaki eşitdiyim türk karikaturaçısı və yazarı olan metin üstündağın `hayvan` və `öküz` adlı jurnallarından sonra bu yaxınlarda çıxan mədəniyyət sənət jurnalı.
(bax: ot dergisi)
jurnalın bakıya da gəlib çıxması diləyi ilə. kifayət qədər maraqlı olacaq çünki onunçün. jurnalın heyətində ilk öncə `hakan günday` kimi yazarın adını çəksəm tanıyanların və sevənlərin marağını çəkəcək yəqin. bundan əlavə heyətdə sezai karakoç, hakan bıçakçı, birhan keskin, yekta kopan, metin kaçan, gündüz vassaf, erdil yaşaroğlu, ` selçuk erdem`, ` met üst`, halil turhanlı, batuhan dedde ve ertuğrul mavioğlu adları da var.
href="http://bit.ly/YVH8yp" style="rgba(25,148,218, 0.8 link " target="_blank" class="sonses" rel="nofollow">http://bit.ly/YVH8yp)

geniş məlumat üçün
href="http://bit.ly/15gJ7Ts" style="rgba(25,148,218, 0.8 link " target="_blank" class="sonses" rel="nofollow">http://bit.ly/15gJ7Ts)

jurnalın saytı href="http://otdergisi.com" style="rgba(25,148,218, 0.8 link " target="_blank" class="sonses" rel="nofollow">http://otdergisi.com)
facebook səhifəsi
href="https://facebook.com/otdergisi" style="rgba(25,148,218, 0.8 link " target="_blank" class="sonses" rel="nofollow">https://facebook.com/otdergisi)
twitter
(link:

4 əjdaha! jaf

26.02.2013 - 20:42 #34040 mesaj facebook twitter

1 əjdaha! jaf

19.02.2013 - 21:56 #33580 mesaj facebook twitter

0 əjdaha! jaf

19.02.2013 - 09:12 #33521 mesaj facebook twitter

0 əjdaha! jaf

19.02.2013 - 08:57 #33520 mesaj facebook twitter

3 əjdaha! jaf

19.02.2013 - 08:49 #33519 mesaj facebook twitter

ziyan

--spoiler--

hayır, ölü adamı kimseye anlamayacaktım. karşıma sadece nöbetlerde çıkan bir hayaletle konuştuğumu kimse bilmeyecekti. nöbet tutmanın ne demek olduğunu biliyordum. belki de sadece yan etkilerden biriydi. saatlerce yalnız kalmanın, sabit durmanın etkilerinden biri halüsinasyon görmek olabilirdi. nöbet sırasında başına garip olayların geldiği o kadar çok asker tanımıştım ki, buna şaşırmazdım. hikayelerini dinlediğimde bir belgesel hayal ederdim. soru, ''nöbet sırasında ne yaptın?'' olacak ve askerler sırayla yanıt verecekti:
`sigara içtim.`
`ağladım.`
`önümden geçen çoçuğa para verip, karşıdaki lokantadan yemek getirtip yedim.`
`kulenin duvarlarına yazılar yazdım.`
`kulenin arkasına diktiğim tohumlar yeşerince sarıp içtim.`
`bir pezevengin getirdiği çingene kadını siktim.`
`ağladım.`
`mermileri söküp içindeki barutları boşaltdım.`
`ağladım.`
`326784 seri numaralı silahımın namlusunu ağzıma sokup tetiğe bastım.`
`ağladım.`
`kapısında beklediğim cezaevinin mahkûmlararı tarafından rehin alındım.`
`465384 seri numaralı silahımın namlusunu sağ ayak bileğime dayayıp tetiği çektim.`
`ağladım.`
`bir köpek kulübesini söküp yaktım ve postallarımı ısıttım.`
`kabanı yere serip, üstünde uyudum ve donarak öldüm.`
`karda çukur açıp içine sıçtım.`
`köpeköldüreni şarap zannederdim. oysa bir soğuk çeşidiymiş. kışlanın köpeklerinden birinin donarak ölmesini seyrettim.`
`ağladım.`
`0906584 seri numaralı silahımı hedef gözetmeksizin ateşledim altı sivili öldürdüm.`
`ağladım.`
`her gün aynı saatte önümden geçip ''hayırlı nöbetler, asker ağa!'' diyen bir herif tarafından havaya uçuruldum.`
`cep telofonuyla konuştuğum karımdan, çoçuğumun ölü doğduğunu öğrendim.`
`ağladım.`
belgeselin sonundaysa, aynı sırayla hepsi şu cümleyi söyleyecekti:
`ama nöbet yerini terk etmedim!`

--spoiler--
(səhifə 40-41)

1 əjdaha! jaf

19.02.2013 - 08:14 #33518 mesaj facebook twitter

1 əjdaha! jaf

26.01.2013 - 17:35 #31542 mesaj facebook twitter

0 əjdaha! jaf

24.01.2013 - 23:48 #31394 mesaj facebook twitter

ali atay

1976-cı il doğumlu olduğundan üzülməmə səbəb olan insan. 5 saatdır neçə yaşı olduğunu hesablamağa çalışıram, o da tərəddüddən yəni. 37 yaş verə bilmirəm. sonuçta yenə qocalırmış bizim `ali atay`ımız.

2 əjdaha! jaf

24.01.2013 - 01:17 #31304 mesaj facebook twitter

kinyas ve kayra


--sitat--

benim adım kinyas. gün ağrıyor. başım ağrıyor. ismimi kendime ben verdim. bitmeyen bir öfke ve bitmeyen bir mutsuzluğun ifadesi. bütün insanlara kızgınım. yaşadıkları için. hayattan midem bulanıyor... ateşle oynarım. yeterince benzin ve karşımda oturan adamın ceketinin iç cebindeki çakmakla dünyayı yakabilirim. benim adım neron. geceleri, çaldığım arabalarla gezerim. tokyo'da doğdum. iki zenciye üç gram kokain karşılığında bileklerimi kestirttim. sabah uyandığımda okyanus beni yıkadı. benim adım steve mcqueen. bütün bildiklerimi kusarak hayatta kalıyorum. david bowie'yi rüyamda gördüm. sabah bir gözüm yoktu. şiir yazdım. tam üç tane. birini rendeleyip makarna sosuna kattım. diğerini yakıp küllerini kum saatine koydum. biraz zaman kazandım böylece. sonuncusunu ise şimdi yazdım. işte geliyor:

sözlerimin sonunu duymadığın zaman.
cümlelerimin sonunu duymadığın zaman.
değiştiriyorum son kelimelerimi.
değiştiriyorum sonunu.

kendimi ölümsüz olarak görüyorum. mekan ve zamandan kopalı yıllar oluyor. bir kıza aşık olmuştum. onu görmek için altı saat yol almam gerekiyordu. bir sabah, treni kaçırdım. aşık olmaktan vazgeçtim. kendinden vazgeçmenin ne olduğunu asıl ben bilirim. benim adım kaygusuz abdal. tanrı'dan vazgeçtim. ölmekten vazgeçtim, çünkü ölürsem ve eğer yukarıda beni ödül ve ceza sisteminin bekçileri bekliyorsa çok büyük kavgalar etmem gerekecekti. ölmek istemiyorum, çünkü tanrı'yı da öldürürüm diye korkuyorum. ve böyle bir vefata benim dışımda kimse dayanamaz... platon'un mağara istiaresi'ne karşılık, ben de kuyu istiaresi'ni yazdım: doğdukları andan itibaren düşen insanların, yanlarından hızla geçen fırsatlara ve başka insanlara tutunup tırmanmalarını ve bunu sadece doğdukları andaki yüksekliklerine erişe bilmek için yaptıklarını anlattım. ancak ellerini ağızlarına sokup, parmaklarını ısırıp hiçbir şeye tutunmamaya kararlı olanları da anlattım. ve sordum, tanrı'nın yukarıda mı yoksa aşağıda mı olduğunu. eskiden poker oynardım. şimdi de, tanrnın aşağıda, kuyunun dibinde olduğuna oynuyorum. hayatım masada, birkaç kırmızı oyun fişiyle.
az yedim, çok içtim. hâlâ içiyorum, içki ayırmadım. alkolü kendime yakıştırdım. her türlü uyuşturucudan tattım. bağımlılıktan nefret ettim. gitmemi, terk etmemi engeller diye. ne bir maddeye, ne de bir insana bağlandım. sırf bunu kendime kanıtlamak için eroin kullandım, âşık oldum, ikisini de arkama bakmadan bırakıp gittim. geçmişe tükürüp geleceği çiğnedim. bugünü ise uyuyarak geçirdim. benim adım houdini. dünyayı bir oyuncağa çevirdim. ayak basmadığım yer kalmadı. kalan varsa, onları da amuda kalkar geçerim! duvarlara, bedenime resimler çizdim. bir gün öyle gürledim ki önümde duran şarap kadehi çatladı. benim adım hitler. kendi ordumu kurmak için bir sürü kadına tohumlarımı bıraktım... şimdiyse ağlıyorum. hepimiz için. çünkü hiçbiri işe yaramadı...
kendimi defalarca buldum, defalarca kaybettim. gerçek adımı hatırlamıyorum. kimliğimi bir çocuğa sattım. çirkinleşmek için çok uğraştım. isteyene ruhumu kiraladım. vücudumdaki dikiş sayısını artık bilmiyorum. hayatımı diktiler. oysa yırtmak için çok uğraşmıştım... bir psikiyatra tecavüz ettim, isminin ve ünvanının üzerinde yazdığı, masasındaki mermer parçasıyla. hapse girdim. çıktım. hayat bitmedi. piyano çaldım. sattım. benim adım deacn moriarty. 140'ı geçince direksiyonun üzerine yattım. bagajına ceset sığdırabileceğim arabayı seçtim. nargileyle sevişenleri seyrettim. beş bin film seyrettim. her şeyin farkına vardım. farkına varılacak bir şey kalmayınca da "sıradaki hayat gelsin!" dedim. ne gelen var, ne de giden. sadece kinyas ve ben... kendimi tanıyamadım. zamanım olmadı. binlerce dilim pizza yedim. pepperonni ve siyah zeytinli. benim adım miss piggy. bütün hayatım boyunca kaçtım. önüme okyanus çıktı. daha ileri gidemedim. için de boğulmak istedim. gözlerimi sahilde açtım...
uyumadım. pişman olmadım. kendimden bile. ben gerçektim. dünyanın en gerçek adamı! bana ait bir gezegen bulana kadar insanlara ve kendime zarar vermeye devam edeceğim... biliyorum, beni linç edecekler. beni bütün dünya öldürecek. en derinde benim cesedim olacak ancak bedenimi toprak bile kusacak... aranızdayım her gece. dolaşıyorum sokaklarda, sol elimde şam'dan taşıyıp geldiğim yakutlu hançerimle...
gittim, caz dinledim. duke ellington'ın plağıyla kendilerini kesen kadınları gördüm... benim adım yok. çünkü ben yokum. delirdim. yetmedi. delirttim. iğrendirdim. dünya bendim. acıyı inceledim üniversitelerde. üç ayrı okulda, üç yıl. sonra acıttım akademik kariyerleri ve tabii ki kendiminkini. ne çalışmak, ne de bir işe yaramak. hiçbirine inanmadım. tespihle adam boğdum. ben doğdum ! oysa güneş batıdaydı. ben geceye geldim. aya misafir oldum... bunları söylüyorum çünkü anlatılacak başka bir hikayem yok. zaten yazma işlerinde de hiç başarılı olamadım. ben daha çok, fırça ve boyalarla ilgilenendim. ve dünyaya bırakabileceğim bir miras yok. bütün değerleri iyi bir pizzanın üstüne içtim...

--sitat--

səhifə 22-24

1 əjdaha! jaf

17.01.2013 - 14:41 #30573 mesaj facebook twitter

zaz

(baxma: Isabelle Geffroy)

başla tv elmi videolar tərcümə edən youtube kanalı tərəfindən bu dəfə müğənninin je veux adlı mahnısını alt yazı ilə videosu tərcümə edilib. baxmaq istəyənlərçün link.

(youtube: )

1 əjdaha! jaf

16.01.2013 - 21:00 #30463 mesaj facebook twitter

falanfilancı

#28613 entry`sini necə özənərək yazıbsa, mənim atama qarşı elə olmayan hisslərimə belə, yəni keçirtmədiyim o ata sevgisinə belə, bəlkə elə olmadığı üçün, bəlkə də elədir ama mən bilməmişəm, unutmuşam, ama yenə kədərləndirir. nə də olsa ata, döysədə, söysədə, sevirik. elə zamanlar olur ki, nifrətin olur, ama bir ara fikirləşəndə ölməyin heç istəmirsən. uzun sözün qısası entry`sində ata sevgisini hiss etdim, o günləri yaşamış kimi oldum.

1 əjdaha! jaf

14.01.2013 - 01:49 #29860 mesaj facebook twitter

cənabət

islam dinin görə qüsulu pozulmuş şəxsə deyilir. yəni cinsi əlaqəyə girdikdə və ya bədəndən məni (sperma) xaric olduqdan sonra hələ də qüsul almayıb təmizlənməmiş kəsə deyilir.

2 əjdaha! jaf

14.01.2013 - 01:11 #29851 mesaj facebook twitter

homoseksual

dini aspektdən yanaşsaq incilə görə

--sitat--

allah insanı homoseksual ehtiraslarla yaratmayıb. müqəddəs kitab bizə deyir ki, insan günahın nəticəsində (romalılara 1:24-27) və öz seçimi ilə homoseksual olur. insanlar homoseksuallığa qarşı həddindən artıq həssas doğula bilərlər, necə ki, bəziləri zorakılığa və digər günahlara meylli olurlar. bu o demək deyil ki, insan öz günahlı ehtiraslarına uyğun olaraq günah etməyi seçməlidir. əgər insan qəzəbə / kinə həssasdırsa, bu o deməkdirmi ki, o bu hisslərə tabe olmalıdır? əlbəttə ki, yox! bu homoseksuallıq üçün də eynidir.

--sitat--

tam href="http://gotquestions.org/Azerbaijani/Azerbaijani-homosexuality-sin.html" style="rgba(25,148,218, 0.8 link " target="_blank" class="sonses" rel="nofollow">http://gotquestions.org/Azerbaijani/Azerbaijani-homosexuality-sin.html)

1 əjdaha! jaf

08.01.2013 - 11:28 #28451 mesaj facebook twitter

2 əjdaha! jaf

07.01.2013 - 16:35 #28331 mesaj facebook twitter

david bowie

adını `hakan günday`ın ilk kitabından tanıdığım, internetsizlik çatışmazlığından əziyyət çəkdiyim üçün bir türlü ağız dadı ilə mahnılarına heç qulaq asa bilmədiyim musiqiçi.

1 əjdaha! jaf

07.01.2013 - 00:49 #28238 mesaj facebook twitter

2 əjdaha! jaf

05.01.2013 - 22:29 #28119 mesaj facebook twitter

leyla ile mecnun

dizinin 48-ci bölümdən bir səhnə. iskenderin telefonla ceyhun yılmaz ilə yalnızlıq haqqında etdiyi söhbət. zira `erdal bakkal` yaranmış bütün bir hüznü pozur. * 2 gün əvvəl baxmışam, ama erdal yadıma düşdükcə gülürəm amk

(youtube: )

buda səhnənin mətni.
`iskender` :
ismimi verirsem o da beni terkeder diye korkuyorum. kuduz bir köpek kadar yalnızım.
`ceyhun` :
yalnızlık dediğin nedir peki romantik haydut?
`iskender` :
yalnızlık, gece ayazında sabaha kadar beklemek gibidir, ısınmak için güneşin doğmasını beklersin, ama o güneş hiçbir zaman doğmaz. yalnızlık, bulmadığın sevgiyi başka yerlerde aramak gibidir, ne yaparsan yap onu bulamayacağını bilirsin, ama yine de denemekten vazgeçmezsin. onun boşluğunu hep başka şeylerle doldurmaya çalışırsın. yalnızlık, aynı havayı soluyup ta bi türlü yanyana olamamak gibidir, aldığın her nefeste onun kokusunu duymak istersin, ama yapamazsın. aldığın her nefes ciğerini acıtmaya başlar. yalnızlık dediğin eski bir sandalyenin gıcırdamasıdır yalnızlık.
`ceyhun` :
off be romantik haydut naptın yeni mi terk edildin yoksa?
`iskender` :
terkedildim, herkes terketti gitti beni. sol kaburgam bile firar etti bedenimden, aradan geçen zaman bile yetmiyor unutmaya, ettiğimiz kavgaları bile özlüyorum, saçlarını okşamayı, ellerini tutmayı, aniden boynuna sarılmayı, bana bakışını, karşımda duruşunu, hatta arkasını dönüp yatışını bile. ona yavaşca sokulmak, sessizce sarılmak, omuzlarından tutup sımsıkı kendine çekmek.
`Erdal bakkal` : yuh arkadaş
`iskender` :
ah yalnızlık. yalnızlık bir kapıyı açıp dışarı çıkmaktır, o kapının dışında kalmaktır yalnızlık.
(bax: yalnızlıq)

6 əjdaha! jaf

05.01.2013 - 22:15 #28115 mesaj facebook twitter

« / 20 »
Notice: Undefined variable: user_id in /var/www/soz6/sds-themes/vengeful-light/profile.php on line 1336


blok -   başlıqlarını gizlət
Notice: Undefined variable: user_id in /var/www/soz6/sds-themes/vengeful-light/profile.php on line 1343