bugün wiki təsadüfi son
sözaltı sözlük
məsləhət postlar mesaj Profil

...

ən bəyənilən ekşi sözlük entryləri

əjdahalar   googlla
sözaltı roman - dünənin ən bəyənilənləri
    19. hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları

    babam saf adamın tekiydi. köyde doğmuş, daha emmeye doyamadan anası ölmüş. onu babası takip etmiş, babam el kadar çocukken hem öksüz hem yetim kalmış; zalım yengesinin zulmü altında inim inim inleye inleye abisinin yanında büyümüş. eli mala tutacak yaşa gelince de sürmüşler bunu istanbul'a; ha babam inşaatlarda önce amelelik, sonra ustalık yapmış. yirmi yedi aylık askerlikten sonra gelmiş köye, almış anamı. bu kez taze gelini zalım eltinin yanına bırakıp kendisi tekrar istanbul'un yolunu tutmuş. bir iki sene çalışıp o zamanın behrinde yedi bin lira biriktirmiş. söylediğine göre o parayla bayrampaşa’daki altıntepsi’nin yarısı alınabiliyormuş. aklı erenlerden çok akıl veren olmuş o dönemde; ‘'gel bak, buralar sonra çok değerlenecek, sana şurdan bi arsa alalım’’ diye ama babam dinlememiş. gitmiş köye, o zalım yengenin, o hayın eltinin, o mezarında ters dönesi ırısbının yanıbaşındaki dandik bir evi satın almış o parayla. güya annemi zalimin zulmünden kurtaracak. lan sen kimsin ki elti ile aşık atıyon dingil? elti dedin mi şöyle iki adım geri çekilip iyice bi düşünecen lan. hatta bu elti denen yaratığın şerrinden kaçmak istiyosan iki adım da yetmez; mümkünse araya bi köy, bir nahiye, ne biliyim bir kaç vilayet falan koyacan. ben şöyle imkânı olan bi lider falan olaydım ordularımın en elit birliklerini eltilerden teşkil ederdim misal. bunlarda öyle bir hırs, öyle bir merhametsizlik, öyle bir gözüdönmüşlük oluyor ki abicim, özel kuvvetler yanında bok yemiş. sal düşmanın üstüne, iki dakkada analarını sikip geri kalanları intihara sürüklemezlerse ben de bişi bilmiyom amına koyiim. ırak’ta bizim bordo atkılılar yerine bu eltilerden müteşekkil bir birliğimiz olaydı, o çuvalı o amına koduğumun amerikalılarına pazen don niyetine giydirirlerdi allah canımı alsın.

    neyse işte, saf dediydik babama, onu anlatmaya çalışıyom. bir yıl dayanmışlar annemle elti zulmüne, sonra da al atını sikiyim tımarını diyip o kadar parayı gömdükleri evi bırakıp önce ankara’ya, ankara soğuk oluyor da inşatlarda çalışılmıyor diye bir iki yıl sonra da istanbul’a göçmüşler. nihayet eltiden kurtulmuşlar ama sefalet diz boyu. adam ömrü boyunca gün yüzü görmedi. ev yapmaya uğraştı her birimize, her dairede borçtan harçtan anası sikildi. o inşaat senin bu inşaat benim derken bir yevmiyenin ardında çürüdü gitti bedeni. biz de okuyoruz ayaklarıyla adama destek olup da bi rahat ettiremedik son demlerinde.

    ölmeden bir kaç yıl önce mezun oldum okuldan. hemen işe de başladım. fena da değildi maaşım, evli de diilim henüz. ama gençlik var serde. ah ben o gençliğin amına koyiim. gerçi koydum zaten. yaramı deşmeyin, yoğusa aldım hızımı bah, sizin de amınıza korum. (buraya bi özür cümlesi ekleriz bilahare.) gençliğimizi sikertirken paranın da amına koyuyoz o dönemlerde hacı, orospulara yedirdiğimiz parayı anama göndersem iki apartıman daha dikerdi dinime imanıma. gariban adamın karnı aç gönlü tok olur, babam da bi günden bi güne arayıp da para neyin istemedi benden. o istemeyince ben de sandım ki eskiden cukkaladığı paraları yiyor. halbuki ne cukkası la, adam hâlâ onun bunun yanında mala sallayıp duruyor. emekli maaşı bile o öldükten sonra bağlandı anneme.

    bir gün hangi dağda kurt öldüyse aklıma geldi; ‘’şu babama az biraz para gönderiyim’’ dedim. yatırdım parayı adına, aradım annemi: ‘’anne’’ dedim, ‘’babamın adına falanca bankaya şu kadar para yatırdım, gitsin alsın.’’ babam da yanındaymış, nasıl sevindiler nasıl nasıl sevindiler var ya, sanki biri onlara dünyaları bağışladı. ‘’ne kadar yolladın?’’ falan diye de sormadılar, zaten onlar için önemi de yoktu. beş kuruş da olsa onları düşünmem yeterliydi. yani öyle olmalı, öyle midir ki ne biliyim?

    babam hemen tek başına çıkıp bankaya gitmiş. çekmiş parayı. çok büyük bi meblağ diildi zaten. hatırlamıyom bile şu an kaç lira gönderdiğimi.

    aradan bayaa bi zaman geçti. izin aldım, istanbul’a gittim. akşam bütün horanta toplandık, yemekten sonra çaylar geldi, oturuyoruz işte sohbet muhabbet felan. anam durup dururken bi kıkırdadı. ortada gülecek bişi de yok. hemen dükkanı kontrol ettim. it’s ok. no pırablım. ‘’ne gülüyon gıı gendi gendine, anlat bahıyım?’’ dedim. ‘’bu senin saf baban n’aaptı biliyon mu?’’ dedi. babama döndüm, gözleri yerde. ‘’n’apmış, di bahıyım?’’ didim. babam anneme kaş göz işareti yapıyo ‘’anlatma!’’ diye.

    babam o parayı gönderdiğim gün çekmiş parayı, koymuş cebine. bankadan çıkıp da eve doğru gelirken birbirleriyle kavga eden üç kişi çıkmış önüne. güya birbirlerine al takke ver külah yumruk yumruğa girişmişken babamı almışlar ortaya. tezgah tabi hepsi. bankadan çıkınca takip etmişler. o hengamede babam daha ‘’n’oluyo lan?’’ bile diyemeden çekmişler cebindeki az önce bankadan çektiği bütün paraları.

    annem bunu gülerek anlattı anlattı, sonra dedi ki:’’baban tam bir hafta ağladı.’’

11 əjdaha

timidus
#25148


19.12.2012 - 14:55
+175 oxunma



hamısını göstər

üzv ol

...