Richard Feynman
əjdahalar googllanihilizm - yazarların hal-hazırda oxuduqları kitablar - kvant mexanikası - kvant fizikası - gələcək nəsilə tövsiyələr - unweaving the rainbow - ayrılıq acısı - landau şkalası - nöşün
★ #sözaltı wiki təsadüfi wiki gətir
yazarın wiki entryləri: paul dirac - Compton effect - wave function
los alamos, bombayı yapacaktı. oak ridge'de ise uranyum'un patlayıcı olan, u235 ve u238 izotoplarına ayrıştırmaya çalışıyorlardı. daha yeni yeni u235'den küçük, minicik bir miktar elde edebilmişlerdi...
... sonunda emil segré orayı gidip görmeyi önerdi. etrafı dolaşırken, yeşil sıvıyla dolu bir tankın birileri tarafından yuvarlandığını görmüş. sıvı, uranyum nitrat solüsyonu imiş. hemen sormuş:
"saflaştırılmış bu sıvıyı böyle mi taşıyorsunuz?"
"tabii, neden olmasın?"
"peki patlamaz mı?"
"ha, patlamak mı?"
ordu hemen müdehale etti. [neyse işte hikaye uzun feynman'ı kimyasal bir üretim merkezini kontrol etmesi,orduya acil yardım etmesi için yollamışlar.
...okulda teknik çizim dersleri almıştım fakat bu ozalit kopyaları anlamıyordum. bir ozalit destesini masaya yaydılar ve bana anlatmaya başladılar. benim dahi olduğumu falan düşünüyorlardı sanki. üretilmde kaçınılması şeylerden biri de birikimdi. şöyle bir problem vardı: maddeyi biriktiren bir buharlaştırıcı çalışırken, eğer vana sıkışıp kalırsa ya da ona benzer bir şey olursa ve çok fazla madde birikirse patlardı. bana anlattıklarına göre onların tasarımını yaptıkları kaynakta bir vana sıkışırsa böyle bir şey olmazdı. olmaması için her yerde en az iki vanaya ihtiyaç vardı.
bundan sonra bana sistemin nasıl çalıştığını anlattılar. karbontetraklorür burdan geliyor, uranyum nitrat ise burdan buraya geliyor, alçalıyor, yükseliyor, borulardan akıyor, bacaları geçiyor ve ikinci boruya ulaşıyor, bluuup diye çabuk çabuk anlatıyorlardı. üstelik anlattıkları gayet karmaşık bir kimyasal üretim merkezi idi.
afallamıştım. daha kötüsü bu planlardaki sembollerin ne ifade ettiğini bilmiyordum! ilk bakışta pencere sandığım bir şey vardı. bu içinde çarpı olan bir kare idi ve her yerde vardı. hayır bu pencere olamazdı. çünkü her zaman kenarlarda değildi. bunların ne olduğunu sormak istedim.
muhakkak hemen sormadı iseniz böyle bir durumda kalmışsınızdır. onlara hemen sorsam doğru olurdu, ama o kadar uzun zamandır, o kadar çok şey anlatmışlardı ki şimdi sorsam "niye bunca zamandır vaktimi harcıyorsunuz ki?" diye çıkışabilirlerdi.
ne yapmalıydım? aklıma bir fikir geldi. bu belki bir vana idi. parmağımı planların üçüncü sayfasındaki bu gizemli çarpılardan birinin üzerine koydum. "bu vana sıkışırsa ne olur?" diye sordum. bunu sorarken "efendim o bir vana değil penceredir" demelerini bekliyordum.
birbirlerine baktılar "şeeyy.. o vana sıkışırsa...!?" birisi planın üzerinde ileri geri giderek bir şeyler inceledi. diğeri de aynı şekilde yukarı aşağı plana bakındı. sonra birbirlerine baktılar. nihayet bana dönüp şaşkınlıktan ağızları açık bir balık gibi "kesinlikle haklısınız efendim" dediler.
planları toparlayıp dışarı çıktılar. biz de odadan ayrıldık. olanı biteni izleyen teğmen zumwalt "siz bir dehasınız. bunu buraya daha ilk geldiğinizde anlamıştım. çünkü bir kere o kağıtlara baktınız ve ertesi sabah 90-207 binasındaki c-21 buharlaştırıcını onlara sordunuz. yaptıklarınız olağanüstü şeyler. nasıl yapıyorsunuz bunları?" dedi.
kitabı alıb oxumağınızı məsləhət görürəm. eksisözlük'də bu kitab haqqında biləndən sonra alıb oxumağa başlamışam.
üzv ol