islamdan çıxanın türklükdən də çıxması
əjdahalar googllamükəmməl sözlər - ismet özel
bu ifadənin keçdiyi mətnlər:
--spoiler--
ey türk kardeş! bilhassa sen dikkat et. senin milliyetin islâmiyetle imtizaç etmiş; ondan kabil-i tefrik değil. tefrik etsen, mahvsın. bütün senin mazideki mefâhirin islâmiyet defterine geçmiş.
dördüncü mesele:
müsbet milliyet, hayat-ı içtimaiyenin ihtiyac-ı dahilîsinden ileri geliyor. teâvüne, tesanüde sebeptir; menfaatli bir kuvvet temin eder, uhuvvet-i islâmiyeyi daha ziyade teyid edecek bir vasıta olur.
şu müsbet fikr-i milliyet, islâmiyete hâdim olmalı, kale olmalı, zırhı olmalı; yerine geçmemeli. çünkü islâmiyetin verdiği uhuvvet içinde bin uhuvvet var; âlem-i bekada ve âlem-i berzahta o uhuvvet bâki kalıyor. onun için, uhuvvet-i milliye ne kadar da kavî olsa, onun bir perdesi hükmüne geçebilir. yoksa onu onun yerine ikame etmek, aynı kalenin taşlarını kalenin içindeki elmas hazinesinin yerine koyup, o elmasları dışarı atmak nevinden ahmakane bir cinayettir.
işte, ey ehl-i kur’ân olan şu vatanın evlâtları! altı yüz sene değil, belki abbasîler zamanından beri, bin senedir kur’ân-ı hakîmin bayraktarı olarak bütün cihana karşı meydan okuyup kur’ân’ı ilân etmişsiniz. milliyetinizi kur’ân’a ve islâmiyete kal’a yaptınız. bütün dünyayı susturdunuz, müthiş tehâcümâtı def ettiniz. tâ “allah öyle bir topluluk getirecektir ki, allah onları sever, onlar da allah’ı sever. onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı izzet sahibidirler ve allah yolunda cihad ederler” (mâide sûresi, 5:54.) âyetine güzel bir mâsadak oldunuz. şimdi avrupa’nın ve frenk-meşrep münafıkların desiselerine uyup şu âyetin evvelindeki hitaba mâsadak olmaktan çekinmelisiniz ve korkmalısınız.
câ-yı dikkat bir hâl:
türk milleti anâsır-ı islâmiye içinde en kesretli olduğu halde, dünyanın her tarafında olan türkler ise müslümandır. sair unsurlar gibi müslim ve gayr-ı müslim olarak iki kısma inkısam etmemiştir. nerede türk taifesi varsa müslümandır. müslümanlıktan çıkan veya müslüman olmayan türkler, türklükten dahi çıkmışlardır (macarlar gibi). halbuki, küçük unsurlarda dahi hem müslim ve hem de gayr-ı müslim var.
ey türk kardeş! bilhassa sen dikkat et. senin milliyetin islâmiyetle imtizaç etmiş; ondan kabil-i tefrik değil. tefrik etsen, mahvsın. bütün senin mazideki mefâhirin islâmiyet defterine geçmiş. bu mefâhir, zemin yüzünde hiçbir kuvvetle silinmediği halde, sen şeytanların vesveseleriyle, desiseleriyle o mefâhiri kalbinden silme.
mektubat, 26. mektub, 3. mebhas, 4. mesele
***
..menfî hareketle başkasının zararıyla beslenmek, ırkçılığın seciye-i fıtrîsi olduğu halde, evvelâ başta türk milleti dünyanın her tarafında müslüman olduğundan onların ırkçılıkları islâmiyetle mezc olmuş, kabil-i tefrik değil. türk, müslüman demektir. hattâ müslüman olmayan kısmı, türklükten de çıkmışlar. türk gibi araplarda da araplık ve arap milliyeti islâmiyetle mezcolmuş ve olmak lâzımdır. hakikî milliyetleri islâmiyettir. o kâfidir. irkçılık, bütün bütün bir tehlike-i azîmdir.
emirdağ lâhikası, s. 438
lûgatçe:
hayat-ı içtimaiye: sosyal hayat.
ihtiyac-ı dahilî: iç ihtiyaç.
teâvün: yardımlaşma.
tesanüd: dayanışma.
uhuvvet-i islâmiye: islâm kardeşliği.
uhuvvet: kardeşlik.
uhuvvet-i milliye: aynı milletten, ırktan olmanın meydana getirdiği kardeşlik.
âlem-i berzah: kabir âlemi.
kavî: kuvvetli.
kal’a: kale.
tehâcümât: hücumlar.
frenk-meşrep: avrupalılar gibi yaşamak isteyen.
mâsadak: doğrulayıcı.
anâsır-ı islâmiye: müslüman unsurlar, milletler.
kesretli: çok, bol.
imtizaç etmek: kaynaşmak, birleşmek, karışmak.
kabil-i tefrik: ayrılması mümkün.
mefâhir: iftihar edilecek, övünülecek şeyler.
mezc: kaynaştırma, karıştırma, birleştirme.
--spoiler--
üzv ol