yazarların paylaşmaq istədikləri şeirlər

an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar

gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şataraban ölür
şarabın gazabından kork

çünkü fena kırmızıdır
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür
an gelir
ömrünün hırsızıdır

her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür
son umut kırılmıştır

kaf dağı'nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar baki
çeşmelerden akar sinan*
an gelir
-la ilahe illallah-
kanuni süleyman ölür
görünmez bir mezarlıktır zaman

şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiirler söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatli bir bombadır zaman
an gelir
attila ilhan ölür

türkiyə

4. kurtuluş savaşı sırasında diğer ülkelerden gelen yardımlar.


- bu konuda bir önceki entry'de gelen sovyet yardımlarından bahsetmiştim. konu benim için önemli olduğundan dolayı,
biraz da başka ülkelerden gelen yardımlardan bahsetmek isterim.


pakistan-

o dönemlerde hindistan olarak geçen ve hindistan içinde yaşayan pakistanlılar, o fakirlikte ceplerinden
para vererek anadolu'ya, milli mücadeleye kaynak yaratmıştır.

yakın bir zamanda ankara'da pakistan büyükelçiliği yapan ilgili görevli, kurtuluş savaşı yıllarında
babannesinin kulağından küpesini yırtarak çıkardığını ve türkiyeye yardım için gönderdiğini belirtmişti.

-----

türkistan

burada yaşayan soydaşlarımız, kurtuluş savaşına destek amacı ile para desteği sağlamıştır.

---------

can ülke azerbaycan.

sizin atalarınız zamanında hem parasal olarak yardımda bulunmuş hemde canını anadolu'da vermiştir. buna inanmayanlar
dumlupınar'da, bakü doğumlu dedelerini ziyaret edebilirler.


ek:

Sovyet yardımının aslında orta asyada yaşayan soydaşlarımızdan gelen para olduğunu, sovyetlerin bu paraya el koyduğunu
ve esas paradan daha azını türkiye'ye verdiğini iddia eder.

ek 2:

pakistandan gelen para ile savaş sonrasında türkiye iş bankası kurulmuştur.

türkiyə

3.Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsuna çıkışı ve öncesi.


Mustafa Kemal, yıllarını savaş meydanlarında harcadıktan sonra, istanbul'a gelip anadoluda bir görev için
kulis yapaya başladı. bu kulisin daha önce şehzade yaveri olarak vahdettin ile birlikte avrupa gezisine gidişinin
faydası olduğunu belirtmekte fayda var. bir takım görüşmelerin ardından, mustafa kemal samsun'a oradaki olayları araştırmak
ve vaziyeti bertaraf etmek için gönderilmesine karar kılındı.

peki bu olaylar neydi? bu olaylar, karadeniz bölgesinde bulunan rum-ermeni olayları ve bu olaylarda ölen
rum, ermeni vatadaşlarının haklarını korumak, ele başlarını cezalandırmak gibi amaçları vardı.

mustafa kemal, bu görevler ile bandırma vapuru ile 3 gün süren bir yolculuğun ardından samsuna vardı. samsuna varır varmaz,
ilgili kişiler ile temasa geçti. bölgenin önde gelenlerinden olan ve daha sonra mustafa kemal'in korumalığını yapan
giresunlu topal osman gibi milislerle toplantılar yaptı.

krik nokta, doğu orduları komutanı olan fevzi çakmağın mustafa kemal'in yanında olması.

mustafa kemal bir takım çalışmalar yaptıktan sonra, istanbul hükumeti onu istanbula çağırır. mustafa kemal reddeder,
işi uzatır da uzatır. bunun sonucunda görevlerinden istfa eder. peki bu istifa neyin sonucu ortaya çıkar?
fevzi çakmağ'ın mustafa kemal'i tutuklamak için görevlendirilmesi,
ve paşanın mustafa kemal huzuruna asker selamı ile çıkarak '' ben ve ordum emrinize hazırdır '' diyerek tekmil vermesidir.


buradan güç bulan mustafa kemal, askerlik üniformasını çıkarır ve direnişin başına geçer.

bundan sonraki süreç, anadoluda kalan bir avuç türkü örgütlemektir. bugün türk milletine uzaktan bakınca,
bölük pörçük, kutuplaşmış ve herkesin ayrı telden çaldığını idrak etmek zor değil. kurtuluş savaşı yıllarında da bu böyleydi.
mustafa kemal önderliğinde, yobazı, aydını, karadenizlisi, urfalısı türkiye büyük millet meclisi çatısında birleşti.
23 nisan 1920 tarihinde millet meclisinin ilanı ile meclisin karşılaştığı düşmanlar.

-işgal kuvvetleri ( ingiltere, fransa, italya, yunanistan, rusya
- pontus ve ermeniler
- bağımsızlık isteyen kürtler
- istanbul hükumetine bağlı olduğu bilinen isyancılar
- parasızlık


-----------
kurtuluş savaşında sovyet yardımı.


Ruslar ile türkler tarih boyunca 10-20 yılda bir savaşmış iki millettir. ezelden ebede bu devlet ile düşman olduğumuzu
son 100 yıl da dahil olmak üzere, bu devletin türkiye cumhuriyeti vilayetlerinde ( kars,ardahan ) ve boğazlarda
hak iddia ettiğini hatırlatmakla beraber, kurtuluş savaşı yıllarında değişen rus rejiminin yani bilinen ismiyle
sovyetlerin türkiyeye yardımları yadsınamaz.

kurtuluş savaşı süresince silah, altın, para, istihbarat paylaşımları ile beraber, ankara hükumeti ile
anlaşma imzalayan ilk devletlerdendir.

-----------------

devamı gelecek....

türkiyə

Türkiye cumhuriyetinin kuruluşu bölüm 2


fakat batılı devletlerin, çarlık rusyasının etkisinde olan bulgarların (diğer slavlarda dahil) osmanlı'ya karşı
tehdit oluşturmasını daha fazla istemedi. bunun sebebi, osmanlının sahip olduğu orta doğudaki petrol yatakları
ve rusyanın akdeniz üzerinde güç sahibi olmasının önüne geçilmek istenmesi.

böylece yaşlı ve hasta adam diye nitelendirilen osmanlı imparatorluğu yaşamına biraz daha devam etme fırsatı buldu.
sonuç itibarıyla, aynı batılı devletlerin yardımı ile rusyanın daha önce bakırköy önlerine kadar geldiği ve osmanlıyı
ayestefenos anlaşması ile köşeye sıkıştırdığını unutmayalım. aynı sebeplerle batılı devletler bu anlaşmayı iptal ettirdiler.
görüntü de, osmanlının yanında bulunan başta ingiltere olmak üzere fransa ve italya, esasında aslan payını kendine almak
istiyordu. aldı da.

bunların türkiye cumhuriyeti ile ne alakası var? diye soranlara şu açıklamayı yapayım. kurtuluş savaşı abartılı bir şekilde
yedi düvel ile dövüşülerek kazanıldı diye beylik bir cümle vardır ve bu günümzde abartı gibi gelebilir.
ama şu bir gerçektir ki, gerçekten de yedi düvele karşı kazanıldı.

olaylar olaylar gelişti, 1. dünya savaşı kaybedildi. ( bu türkiye de almanya kaybettiği için türklerde kaybetti şeklinde
anlatılır ders kitaplarında. )

1. dünya savaşının kaybedilmesi ile türk milletinin kefeni sayılan sevr anlaşması osmanlıya dayatıldı. 600 yıllık
hanedanın o günkü başı vahdettin ve vahdettine bağlı hükumet bu anlaşmayı kabul etti. anlaşmanın, almanyanın imzaladığı
versay anlaşması kadar ağır şartları olmasa da, ( çünkü talep edilebilecek şeyler arasında topraktan başka bir şey bulunmuyor)
yine de türk milletine yaşam alanı bırakmıyordu. anlaşmanın ön gördüğü türkiye sınırı; akdenize kıyısı olmayan,
ankara ve çevresini içeren bir avuç toprak ve bonus olarak, galip devletler istediği bölgede istediği zaman işgal yetkisine
sahip. örneğin, sırf istediler diye ankara'yı işgal edebileceklerdi.

türkiyenin ordu kurması, ağır silah bulundurması yasaktı.

bu duruma karşılık mustafa kemal samsuna çıktıktan sonra Amasya Genelgesini yayınladı ve ardından erzurum, sivas kongreleri izledi.
bu kongrelerde türk milletinin bu işgal şartlarını kabul etmeyeceğini, ya istiklal ya ölüm diyerek tüm cihana haykırdı.




devamı gelecek.....

türkiyə

merhabalar, bu yazı genel anlamda sizlerle tanışma yazısı olarak adlandırılabilir.
ben bu platformu incelerken aklımda tamamen '' azeri türk kardeşlerimiz bizim için ne düşünüyor? '' diye girmiştim.
açıkçası, sizden ne kadar iyi bir kardeşlik sahibi olduğumuzu duymayı bekliyordum.
çünkü bir türk olarak sokakta yürüyen en cahilinden, en elitistine kadar kimse sizler hakkında kötü düşünmez.
elinden ve dilinden geldiğince sizi destekler. acınızı acınız gibi hisseder.
aranızda muhakkak böyle hissedenler ve Türkiye'yi kendi memleketi gibi görenler vardır.
amacım, böyle hissetmeyenlerin düşüncelerini anlamaktan başka bir şey değil. klavyem,
sizin alfabenizde yer alan özel karakterleri içermediği için, muhtemelen başlık açamıyor olacağım.
belki bu yazı(entry) onaylanmaz bile. ama bir kişi bile okuyor olsa bu yazdıklarımı benim için kardır.

şimdi size Türkiye cumhuriyetinin kuruluşunu elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım.


1. osmanlının durumu.

Türk tarihi anlatmakla bitmeyecek kadar derin ve giriftlidir. burada anlamanız için kısaca özet geçecek ve
türkiye cumhuriyeti kurulmadan evvel hakim olan durumu anlatacağım.


Osmanlının son taaruzu 1683 yılında gerçekleşen 2. viyana kuşatmasıdır. kuşatmanın başarısızlığa uğramasının ardından,
geçen yaklaşık 300 sene tamamen savunma pozisyonundadır. meşhur osman paşa, estergon marşları gibi marşlar
bu süre içerisinde oluşmuş bir ağıttır.

osmanlının 1. dünya savaşına girmezden evvel yaşadığı bir kaç facia var. aslında bu süreçte yaşanan bir çok savaş var.
fakat ben burada önemli gördüğüm ve dönüm noktası olarak adlandırdığım savaşları paylaşacağım.

1730 Patrona Halil isyanı
hamamda bir tellak olan arnavut halil'in başlattığı isyan.
1730-1736 Osmanlı-iran Savaşı
1735–1739 Russo–Turkish War
1737–1739 Austro-Turkish War
1743-1746 Osmanlı-iran Savaşı
1768–1774 Osmanlı-Rus Savaşı
1770 Orlov isyanı
1775-1777 Osmanlı-iran Savaşı
1787–1791 Osmanlı-Avusturya Savaşı
1787–1792 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı
1803-1807 Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın Mısır'ı ele geçirmesi
bir osmanlı paşasının, payitahta isyan etmesi ve ardından istanbul'un paşanın meşrutiyetini tanıması
1804–1813 Birinci Sırp isyanı
1815–1817 ikinci Sırp isyanı
1828–1829 Osmanlı-Rus Savaşı
833–1839 1833–1839 Arnavut isyanları
1834 1834 Filistin Arap isyanı
1853–1856 Kırım Savaşı
1866–1869 Girit isyanı
1878 Avusturya-Macaristan'ın Bosna-Hersek'i işgali
1904–1908 Macedonya isyanı
1910 Arnavutluk isyanı
1911–1912 Trablusgarp Savaşı
1912–1913 Birinci Balkan Savaşı
1913 ikinci Balkan Savaşı
1914-1918 I. Dünya Savaşı
1918-1920 Azeri-Ermeni Savaşı

gördüğünüz gibi, devletin hemen hemen 20 yılda bir savaştığı açık düşmanları var. hal böyleyken osmanlının bu kadar çok
düşman ile savaşmayı sürdürmesi, oluşan mali zorluklar. iç isyanlar osmanlıyı yıkmıştı.

bu kadar çok savaşın sonunda, geride anadolu'da yaşayan ve bu memleketlerin hançerini gırtlağında hisseden, yıllarca
savaşlardan bıkmış ve oğul vermekten usanmış bir avuç türk kalmıştı.

bu şartlar altında samsun'a çıkan mustafa kemal, işgale karşı isyan bayrağını açan ilk kişi olmasa da,
ileri görüşlülüğü ve planına bağlı kalması sayesinde başarılı olmuştur.

yukarda belirttiğim savaşlardan, benim için ve ulusum için en acı olanı şüphesiz balkan savaşlarıdır.
bu savaşlarda binlerce yıllık türk illeri, işgal edilmiştir. hatta düşman bugün istanbul'un bir ilçesi olan
çatalca önlerine kadar gelmiştir.




devamı gelecek....

osman pamukoğlu

90'lı yıllarda Hakkari bölgesinde büyük icraatlar yapmış Türk subayı. O yıllarda, o bölgede göreve atanması planlanan tüm generaller türlü bahaneler öne sürerek görevden kaçarken, bir kurmay albay sivrildi. adı Osman Pamukoğlu idi.
Bölgeye atandığında karşısında hergün 30-40 şehit verilen bir manzara vardı. Asker kışladan çıkmıyor, etnik teröristler hakkariye hakim tüm dağlarda kamp kuracak kadar cesaretlenmişti.

savunmada olan birliklere saldırı talimatı verdi. av iken avcı olmayı öğretti. Askeri mevzide değil, cephe hattında serbest bıraktı ve sonuç olarak o malum başarılı dönem ortaya çıktı.

etnik terörün kökü hakkariden kazındı. terörist organizasyon suriye ve ıraka çekilmek durumunda kaldı ve 2000'li yıllara kadar uzanan tasfiye süreci oluştu.

Türk ırkı sağ olsun.