
tarixə not: 4 iyun, 2025. birlikdə dinləmək necə də gözəldir.
Son yazılanlar
14 fevral
sözaltı fotoqrafiya
sözaltı fotoqrafiya
sözaltı fotoqrafiya
sözaltı fotoqrafiya
sözaltı fotoqrafiya
tarixə not: 4 iyun, 2025. birlikdə dinləmək necə də gözəldir.
"Yasaklanmış bir ülkedir gözlerin,
Geçit vermez yerleşik sevdalara.
Yurtlandırmaz bir bakışı, gülüşü konar göçer kirpiklerinin ucundan.
ihlali sonsuzluktur bu sınırların,
ihlali kayboluştur bu gözlerin,
ihlali esaret, ihlali sürgündür.
Bundandır sana sürgünlüğüm.
Gözlerinin önünden geçişim bundandır.
Geçipte konuk olamayışım,
Bundandır defalarca gölgen kadar yakınlaşıp da, yüreğinin kıyısında seyredişim.
Elimi sonsuz kere uzatıp gizliden,
bin kırıkla çekişim bundandır.
Bundandır dokunmaya bir adım kala eşkiya misali kaçaklığım.
Hiçbir şeyle tarif edemeyişim gözlerini,
Derinliğinin ve gizliliğinin sırına eremeyişim,
Kelimelere sığdıramayışım bundandır.
Mahkum edildim sürgünlüğe,
isyanım sana değil zamansız gidişinedir.
isyanım yüzüne el süremeyişimdendir,
isyanım yüreğine dokunamayışımdandır,
Gözlerinin içinden öpemediğimdendir isyanım.
Sürgün edildim sana,
Günler, geceler ve yıllar boyunca.
Ve sürgün olacağım,
Sürgün olacağım gözlerine..."
“The dream of those who dream concerns those who are not dreaming. And why does it concerns them? Because as soon as someone else dreams, there is a danger. People’s dream are always devouring and threaten to engulf us, the other’s dream is very dangerous. Dreams have a terrible will to power and each of us is a victim to other’s dreams…. Beware of other’s dream, because if you are caught in the other’s dream you are done for!” - gilles deleuze
"Gurbet ne ki yüzyılımızda
demek de bir yabancılaşmadır
Çünkü varolduğu her yerde insanın
gurbet mutlaka olacaktır
Sevda ile hasret varsa eğer
Zulüm varsa mahpusluk varsa
Ayrılıklar yakıyorsa içimizi
Gurbet mutlaka olacaktır
Solgun bir ışık altında yazılıp
uçları yakılan mektupların
yarısı ağıtsa yarısı türküdür
ve gurbet mutlaka olacaktır
Bekleyişlerle direnen ömrün
dağlamaktaysa bağrını hicran
ve kıskıvrak sarıyorsa keder
gurbet mutlaka olacaktır
Oyalı bir mendilin kanaviçesindeki
sabrın kararttığı gül demetine
usulca düşüyorsa bir damla gözyaşı
gurbet mutlaka olacaktır
Gerçi taşbaskısı kitaplar
işportaya düştükten bu yana
hüzünden epey uzaklaştık
Ama gurbet yine de vardır
Suyun serin göğsüne daldırılan
kızgın bir demirdir gurbet
Toplar bin yıllık duyarlıkları
ve acıları hiç eskitmeden
Gurbet ne ki yüzyılımızda
demek de bir yabancılaşmadır
Çünkü varolduğu her yerde insanın
gurbet mutlaka olacaktır
II.
Hiçbir şey gideremez iç sıkıntılarını
memleketinin şarkıları ve tütünü gibi
ve usulcacık okşar
karadeniz vapurunu nazım
yanar elleri
Zamanın bağrında kanayan
birer zakkumdur her sürgün
hasretin elleriyle yoğurur hüznü
ve kanatır gurbetin
kadim yarasını
Dersim sürgünden de öte bir şey
zilan bir kerbela’dır aslında
hala anlatılır ki aşiret çocuklarına
bir zulümdür gurbet
zulümden de öte
Gurbet ne ki yüzyılımızda
demek de bir yabancılaşmadır
Çünkü varolduğu sürece
dünyada zulüm
gurbet mutlaka olacaktır"
ahmet telli - gurbet mutlaka olacaktır
“It is the people who no one imagined anything of who do the things no one can imagine.”
bir çox yerdə sitatın müəllifinin alan turing olduğu deyilir. amma biraz quqlladıqdan sonra alan turingin belə bir sitatının olmadığını öyrəndim. dünyanın ən boş və səthi cümləsini yazdıqdan sonra altına nietzsche və ya freud imzası qoyulan sitatlar kimidir. mən the imitation game filmində gördüm. but really liked it.
"bugün oturdum ölümü düşündüm
kirli, acı bir su gibi yürüdü içimde
dokunduğum, gördüğüm her şeye sindi
ürperdim, korktum ve biraz şaşırdım
bugün oturdum ölümü düşündüm
yağmur altında ya da karanlıkta
bir başıma kalmış gibi.
sevgilim böylesine alımlıyken
güz kuşlarının güneye doğru akıp gideceği yol
iyice belirmişken gökyüzünde
onarırken, sararken hayat
çocukların incinmiş gülüşlerini
artık her park yeri bir apartman inşaatı
her sokak bir otomobil nehriyse de.
bugün oturdum ölümü düşündüm
soğuk camlara dayayarak yüzümü
kuşağımın acısını, kefenlenen gençliğimizi
yaşayan ya da artık yaşamayan dostları
bugün oturdum ölümü düşündüm
örterek yüreğime kara bir tülü.
bugün oturdum ölümü düşündüm
kapkara bir gece penceremi dalarken
öleceğini bile bile karşı koymanın onurunu
yiğitliğin, özverinin, sevginin
arkadaşlarımın yüreklerinden çıkan özsuyunu.
bugün oturdum ölümü düşündüm
bir darağacında ya da yolda yürürken
bugün oturdum ölümü düşündüm
yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken"
//ahmet erhan
müəllim haqqın rəhmətinə qovuşub.
tanım: filmləri çox kompleks olsa da yeri əvəz olunmaz rejissor.
möhtəşəm yunan musiqisi.
bu gün 8 il höküm oxunan ictimai-fəal.
azərbaycanda ilk müstəqil həmkərlar ittifaqı təşəbbüsünün öncülüyünü etdiyi üçün 8 il iş kəsdilər bu gün afiəddinə. deyəcək çox sözüm var, amma boğazımda düyümlənir hamısı.
azad günlərdə görüşmək ümidi ilə, dost.
türkiyəli şairlər arasında ahmet erhandan sonra ən çox sevdiyim şair ola bilər. bugün canım arkadaş'ın doğum günüdür. doğum gününü, ən sevdiyim şeiri olan "hüzün mevsimi" ilə yad etmək istədim:
Aykırı bir uçurumum yolunun üzerinde
Elini uzatacağın dalları yamacında saklayan
Birdenbire patlayan
Bir çığlığım sessizliğinde
Ele-güne karşı seni utandıran.
Yaz günü palto giyerim
Ceplerim dolu dolu şiir
Gören beni deli sanır
Adım kaçığa çıkar
keşke kaçsam
Keşke kaçabilsem şu dünyadan.
Aykırı bir şiirim kitabının arasında
Kargacık burgacık bir yazıyla yazılmış
Sondan okumaya başla
Nokta koy her dizenin önüne
Anlamaya calış..
* * *
Bedeninin bir noktasından dalıp
Yüreğini bulabilirim
Geceyse, başlar yastığa düşerse
Ve yorgunsa yüzün
Yıldızları soluğumla bir bir ateşleyip
Kandiller gibi başucuna koyabilirim..
Ey bütün tufanların ardında
Bulduğum dinginlik!
Göçmen çiçeği dünyanın
Kökleri ardısıra sürükleyen çılgınlık!
Madem ki yaşam bu
Madem ki taşın taş olmaktan öte
bir umarı yok
Bir türkü söyle kadınım
Yürüsün dünyaya mutluluk...
* * *
Yağiyor incecik bir yağmur dışarda
Yüzün çamurlar üstünde tüten buhur
Islak toprak kokusu
Doluyor odama
Sıkılıyorum
Kitapların üstüme yıkılacağından
Korkuyorum şimdi
Yel esiyor
Sökuyor duvardaki bir resmi
Yerine senin yüzünü koyuyor.
Yüzün şimdi karşımda
Yüzün akşam karanlığında
Toprağın üstüne bırakılmış
Bir demet çicek gibi parlıyor..
O zaman açıyorum
Bütün perdeleri
O zaman yakıyorum
Bütün ışıkları
Camları darmadağın ediyorum
Yüzünü avuçlarıma alıyorum
Alnını öpüyorum
Dünyayı öper gibi...
* * *
Sana uzanamadığım gün
Ellerim yok sanıyorum
Senin bakışlarını yakalayamadığım gün
Gözlerim yok..
O zaman bir yumruk
bütün gücüyle vuruyor
Eski bir piyanonun tuşlarına
Binlerce martı
Kayalıklara çarparak ölüyor
Ayışığı tutkal gibi
Yapışıyor pencereme
Açamıyorum perdeleri
Şiir yok artık
Türkü dindi..
* * *
Meyvelerini taşıyamayan
Ağaçlar gibiyim
Sularını taşıran ırmaklar gibi..
Bu kadar mutluluk cok bana
Onu gunlere
Onu aylara bölmeliyim
Ve bir tek gülüşünü senin
Kutlamalıyım yıllarca...
* * *
Sana yüregimde bir sürgün yeri
Göçüp konacak
Bir toprak yaratsam
Kadınım, sarışınlığınin bittiği anı
Gizli bir esmerliğe eklesem..
göcmen çiçek
Her yerin yabancısı
Yolların, yolların ötesinde
bize bir tek
Yarınlar kaldı
Göğün tükenip, denizin
Başladı yerde...
ahmet erhan- göçmen çiçek
2024-cü ildən gözlədiklərimin heç biri gerçəkləşmədi. ona görə də sadəcə heçbir güvənlik qorxusu yaşamadan rahat nəfəs ala biləcəyim il diləyirəm.
hal-hazırda bunları deyə bilərik:
1. bəşər əsəd dəftəri bağlandı.
2. htş-nin suriyanı idarəetmə qabiliyyətinin olub olmadığı dəqiq deyil.
3. cihadçıların vəhdəti qoruyub qorumayacaqları dəqiq deyil. htş və smo arasında toqquşmalar ola bilər.
4. fərat çayının qərbindəki sdq içində kürd-ərəb əlaqələrinin necə davam edəcəyi dəqiq deyil.
5. israilin qələbə çələngini türkiyəyə buraxması ehtimalı azdır.
6. israil ilə htş arasındakı əlaqələr proksi münasibəti deyil. israil htş-ni öz orbitinə hərbi və siyasi yol ilə daxil etməyə çalışacaq.
7. beynəlxalq aktyorların kimi legitim hökümət olaraq tanıyacağı dəqiq deyil.
cnn-nin xəbərinə görə müxalif qüvvələrin (baxma: cihadçılar) dəməşqdə bəşər-əsədi axtarmağa başladığı ölkə. prezident sarayı müdafiəçisi rejim orduları da demobilizasiya olmağa başladılar. son baas rejiminin düşməsinə saatlar, bəlkə də daha az qalıb.
Acılı yağmurlarla düşmüşüm yere
Tatlı su göllerine akamıyorum
Yüzüm yüreğim deprem dalgası
Bu gül kıyımlarına bakamıyorum
Her sevi bir türküdür bağrımda
Her öfke bir ağıt
Ağıtlar kuşatmış dört yanımı
Kendi türkülerimi haykıramıyorum
Şarkılarla bezeniyor ufuklar
Yüreğim patlıyor dağbaşlarında
Yüreğim
Sancımı duyar mısın yaralarında
Kuş seslerinde yas nağmeleri
Şarkılar sabır ve çile makamında
Mendilimde öfke çıkınımda bilinç
Uykusuz kalır mısın kitaplarıma
Dudaklarımda hüzün
Avuçlarımda sevinç
Kulak verir misin çığlıklarıma
Dağları aşarak gelmişim sana
Demir kapıları kırarak
Işık olur musun karanlıklarıma
isterim ki senden
Yaylalarda otlak olasın
Ovalarda ırmak olasın
Yayılasın göğsümün kırlarına
Sarasın beni sarasın
Dalların sevdası düşmüş toprağa
Olgun meyvelere hasret gençliğimiz
Zamanın billur çağlayanı
Gürül gürül akarken avuçlarımızda
Bir damla yağmur adına
Yakarmış dağbaşlarında yüreğimiz
Gökyüzünde sanılmış bütün yaşam
Gökyüzüne çivilenmiş ellerimiz
Ateşler yine parlıyor dağlarda
Dolular yine kırıyor çiçekleri
Gecenin karnına inerken şafağın tekmeleri
Bulutları delen ışıklar
Ezik ve kinli
Aydınlık iri
Sanki kocaları işkencede kadın gözleri
Nasıl kapanır bu kanayan yara
Nasıl anlatılır ki sana bu hal
Terimde tuz gözyaşımda bal
Bağdaş kurar mısın soframa
Gözlerimde umut yüreğimde aşk
Ölümleri boşlayıp düşer misin sevdama
isterim ki senden
inancıma aşık olasın
Zindanıma ışık olasın
Yürüyesin gönlümün yollarına
Sorasın beni sorasın
ince kabukları zorlanıyor zamanın
Gelecek damlıyor yorgun havuzlara
Damlalarla yılların gelin yüzü
Suların üstünde koskoca bir çağ
Umutlar sığmaz oluyor alanlara
Baharda gazel dökme bahçelerime
Ben yaşamayı bilmez miyim
Çocuklarım okul yollarında
Okullarım sabah kollarında
Sanki güzellikleri görmez miyim
Papatya beyazlığında ölüm sarısı
Karanfil kıvrımlarında kan
Bu çiçekler uğruna ölmez miyim
De gülüm ben seni sevmez miyim
Bahar değil acı yükleniyor dallarıma
Yapraklarımda ayrılık
Meyvelerimde gurbet
Vuslat olup gelir misin kollarıma
Ellerimde kış saçlarımda kar
Cemre olup düşer misin toprağıma
isterim ki senden
Yılgınlıkta inanç olasın
Zulme karşı direnç olasın
Gömülesin aşkımın sularına
Göresin beni göresin
Göresin ki destan edesin
Söyleyesin dillerden dillere
Bir türkünün dizelerinde
Bir kavalın nağmelerinde
Alıp başını gidesin
Bağrı yanık yeller üstünde
Güneşin rengiyle düşesin ufuklarıma
Kırasın karanlıklarımı kırasın
Adnan Yücel- Yürek Çağrısı
William Butler Yeatsın şeirinin başlığı.
"How can I, that girl standing there,
My attention fix
On Roman or on Russian
Or on Spanish politics,
Yet here's a travelled man that knows
What he talks about,
And there's a politician
That has both read and thought,
And maybe what they say is true
Of war and war's alarms,
But O that I were young again
And held her in my arms."
"Necə diqqətimi toplaya bilərəm / Rus və ya Roma/ Və ya ispaniya siyasəti üzərində?/ O qız orada dayandığı halda"
yuxarıdakı entrydə bəzi yanlış anlaşılmaları düzəltmək üçün:
-müxalif qüvvələr yox, işid-in suriya təşkilatlanması olan nusra cəbhəsinin davamçısıdır htş. cihadçı terrorist qüvvələrdir.
-menbiç və tel-rıfat arasında olan koridor güllə atılmadan dağıldı. suriya demokratik qüvvələri və htş terroristləri arasında müzakirə sonrasında halep beynəlxalq aereportu və m5 yolundan çəkildi sdq.
- suriyada çevriliş olmadı. başlıq xətalıdır. türkiyə qaynaqlı htş və smo-ya aid xəbər kanalları çox dezinformasiya yayır. informasiya çirkliliyi həddin artıq dərəcədədir.
insanı heyrətə düşürən duyğu, qavram, yaşam tərzi, hər nəysə o.
insan hər ayrılıqlar, yaşanmışlıqlar sonrasında artıq sevginin nə olduğunu qavradığını və onun yaxşı bir şey olmadığını düşünür. amma heç gözləmədiyin anda birisi çıxar qarşına və bütün hər şeyi unutduraraq yenidən heyrətləndirər insanı....
sanki vüsala çatmağın çətinliyi, hicranın əzabı buraxıb getmək əvəzinə daha çox sevməyinə səbəb olur. bütün dərdlərinin çiynindəki ağırlığı rahatlaşır və ağlının hər bucağında o olur.
nə bilim, məsələn napoleon müharibələrini oxuyuram, sanki mənimlə waterloo döyüşündə mənimlə bərabər münaqişəni seyredir. vyana konqresini oxuyuram, sanki mənimlə o xəritələrin bölüşüldüyü o masada mənimlə əyləşib. müharibələr, üsyanlar, müharibələr sonrası qurulan anlaşmalar, dəyişən bütün xəritələr... hamısında onu sevirəm.
bu duyğular keçicidirmi onu da bilmirəm. amma bütün qəlbim ilə keçməməsini arzulayıram.
bu da belə bir gecə etirafı olsun, içimdəkiləri tökməyə ehtiyacım var idi ;)
istanbulda 25 noyabr Qadın zorakılığına qarşı beynəlxalq mübarizə günündə keçirilən aksiyada gözaltına alınan, daha sonra isə geri gönderme merkezinə göndərilən cəsarətli şəxs.
bir neçə gün istanbul ggm-də qaldıqdan sonra kocaeli ggmyə göndərilmişdir. kocaeli ggm hüquqsuzluğun ən üst səviyyədə olduğu kamplardan biridir.
daha sonra isə azərbaycana deport edilmişdir. bir neçə saat öncə atdığı tweet bu şəkildədir: Ayağımızda şemsiyeler kırıldı, ters kelepçelerden kollarımız yaralar içinde. Şuan size uçaktan yazıyoruz, ülkemizde her şey yoluna girerse, yaşadığımız işkenceleri, tacizleri, bezdirme politikalarını anlatacağız. Bu 1 haftalık süreçte destek olan her kese teşekkürler.
ən çox içimizi isidən mesajı isə ggm-dən göndərdiyi bu məktub idi: Meydanda da birgəyik, zindanda da.
əli sadəcə öz queer kimliyinin azadlığı üçün mübarizə etmir. siyasi məhbuslar, bütün əzilən kimliklər, istismar edilən qrupların azadlığı üçün aparılan mübarizələrdə yer alır.
keçmiş olsun, əli. var ol!
Son bəyənilənlər